7 yaşında üretimde yerleri süpürmekle başladı aslında her şey…
O yaşımda sorumluluk alma ve katkı sağlama çabam bir oyundan ibaretti.
Ancak sonrasında Alaçatı pazaryerinde simit, boyoz satmaya başlayarak mesleği yavaş yavaş damarlarımda hissetmeye başladım.
13 yaşımda "pate choux" hamurunu baştan sona kendim yapabiliyordum, bir şeyler başarmaya başladıkça daha çok merak ediyor ve daha farklı şeyler üretebilmenin heyecanıyla yaptıklarımdan mutlu oluyordum.
Dede mesleğimiz olan tatlıcılıkta "yemediğini asla başkasına yedirme" prensibiyle yetiştik; büyüklerimizden bizlere kalan 100’ü aşkın geleneksel tarifi de hep bu şekilde günümüze getirdik. Mesleğimiz öyle bir meslek ki, ya gerçekten hakkını vermelisin, ya da hiç bu işlere bulaşmamalısın…
Le Cordon Bleu İstanbul’u tercih etmemin en büyük sebebi Le Cordon Bleu Eğitmen Şefi Şef Cristophe’a; "Siz burada ne öğretiyorsunuz?" diye sorduğumda "Sizlere katkı maddesi olmadan kekin kabarışını izleteceğim demişti." -öğretmişti de-.
Bu hayatımda duyduğum en profesyonel cümleydi. Geleneksel tarifler ile tekniklerin disiplinle uygulandığında modern pastacılıkla birlikte muazzam lezzetlerin ortaya çıkabileceği konusunda benim ikna olmamı sağlamıştı.
Her geçen gün öğrendiğimiz teknikleri 1941’den günümüze gelen kendi aile işletmemiz Alaçatı İmren‘in menüsünde uygulamanın haklı gururunu yaşıyorum.
Eğitimim boyunca her sorumu özenle cevaplayan tüm Le Cordon Bleu İstanbul ekibine ve şeflerime teşekkür ederim.